Çekin kaybolması, çalınması, yırtılması vb. ibrazın imkânsızlaştığı şekillerde çekin zayi olma durumu sebebiyle meşru hamilin çeke ve bedele ulaşamaması halinde, çekin iptali davasının açılması gerekmektedir. Çek iptali davası, TTK uyarınca gerçekleştirildiği ve belirli usul ve esaslara uyma zorunluluğu bulunmaktadır. TTK uyarınca kıymetli evrak statüsüne sahip olan bu ödeme aracı niteliğindeki evraklardan olan çek, TTK 651. maddesi uyarınca zayi olduğu durumlarda mahkeme tarafından iptaline karar verilebileceği amir hüküm uyarınca mümkündür. İlgili madde ve devamındaki hüküm uyarınca;
MADDE 651- (1) Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir. (2) Kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir.
MADDE 652- (1) İptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da ileri sürebilir veya yeni bir senet düzenlenmesini isteyebilir. (2) Bunun dışında iptal usulü ve hükümleri hakkında, kıymetli evrakın çeşitli türlerine ilişkin özel hükümler uygulanır.
Çek iptali davasının ancak yetkili hamil tarafından açılabileceği tarafından açılabilir, keşideci/düzenleyen çek iptal davası açamaz. Çek iptali davası çekişmesiz yargı işlerinden, ispat yükü davacı üzerinde olan, nitelikli bir ispatın gerekli olduğu bir davadır.
Keşidecinin çekin iptali davası açamayacağına yönelik Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/2303 E., 2019/1679 K., 28.02.2019 tarihli kararında “Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, zayi nedeniyle çek iptali davasının, işin niteliği ve meydana getireceği hukuki sonuçları itibariyle bu tür davayı açma yetkisinin hamile ait olduğu, keşidecinin bu yasal yükümlere dayanarak çek iptal davası açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. … davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına … oybirliğiyle karar verildi.” açıkça kimlerin iptal davası açabileceği yüksek mahkemece de değinilmiştir.
Çek iptali davası hasımsız olarak açılan bir davadır; ödeme yerinin veya yetkili hamilin yerleşim yerinin bulunduğu Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılmalıdır. Bir diğer önem arz eden husus ise ödemeden men yasağıdır.(TTK 757) Çek iptali davası açılırken ödemeden men yasağına ilişkin ihtiyati tedbir talebinde bulunulmazsa çekin bankaya ibrazı ile çek bedelini alabileceği için kötü niyetli kişiler bu ihtiyati tedbirin talebi önem arz etmektedir. Çek iptali davası ile birlikte mahkemeden ödemeden men yasağına ilişkin tedbir kararı alınarak ilgili bankaya bildirilmek suretiyle bu şekilde kötü niyetli davranışların gerçekleşmesi engellenebilir. Çek bedeli üzerinden belirlenen bir teminatın mahkemeye depo edilmesi gerekebilir.
Çek iptal davasının yalnızca yetkili hamil tarafından açılabileceği kabul edilmekle birlikte bu kişinin hakkında sahibi yani çekin alacaklısı olması gerekmemektedir. Öyle ki, çeki tahsil cirosu ile devralan kişinin de bu davayı açması mümkündür, düzgün ciro silsilesi ile hamil olduğu durumlarda. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/15123 E., 2017/2747 K., 09.06.2017 tarihli kararında “Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; senetlerin meşru hamilinin … Tekstil Şirketi olduğu, senet iptal davasını ancak senedin meşru hamilinin açabileceği, davacı bankanın sadece senedi tahsil cirosu ile aldığı, tipik ciro ile almadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, zayi olduğu iddia edilen çeklerin iptaline ilişkindir. Davacı banka tahsil cirosu ile çeki almakla vekil hamil olup, çekin zayi olması nedeniyle iptal davası açma yetkisini haizdir. Bu nedenle davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek, işin esasına girilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde davacının dava ehliyetinin olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” Doğrultusunda ciro edilip gönderildiyse de bu hususa yönelik yol izah edilmiştir.
Çekin kimin elinde bulunduğu biliniyorsa elde bulunduran kişiye yönelik iade davası açılması gerekecektir. Bilinmiyorsa, yukarıda izah edilen hususlar çerçevesinde mahkeme, çeki kaybeden çek sahibinin, çek elinde iken kaybolduğuna dair sunduğu açıklamaları inandırıcı bulursa yapılacak ilanla birlikte çeki ele geçireni, çeki belirli bir süre içerisinde getirmeye davet ve aksi takdirde çekin iptaline karar verileceğini ihtar edecektir. İlan doğrultusunda süresi içerisinde çeki elinde bulunduran kişi mahkemeye bu çeki sunarsa mahkeme çek iptali davası açan kişiye bu çeki sunarsa mahkeme, çek iptali davası açan kişinin iade davası açması için süre verilecektir. Açılmazsa ödeme yasağı kaldırıldıktan sonra mahkemeye çeki sunan kişiye iade edilir.
İptal davası açıldıktan sonra çekin zıyaa uğrayıp uğramadığının değerlendirildikten sonra çekin iadesi için ilanda bulunacaktır. İlanda, çeki ele geçiren kişi iadeye davet edilir ve iade edilmediği taktirde çekin iptaline karar verileceği ihtar olunur. Çeki getirme süresi en az üç ay en çok bir yıl olacağı için mahkemenin takdir yetkisidir. Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde aralıkla üç defa ilan yapılır; mahkeme başka ilan yöntemlerini de uygulayabilir.
İptal davasının kabulü ve işlemlerin bitiminden sonra iptal davasını açan kişi, çekteki hakkı senetsiz ileri sürebilecek ve masraflarını ödemek koşuluyla yeni bir çek düzenlenmesini talep edebilecektir. Ancak bunlar için mahkemeden karar alınması gerekmektedir; iptal edilmiş olması bu hakların kullanılacağı ve otomatikman yapılacağı anlamına gelmez.
İspat hususunda içtihatlarda değerlendirilen aşağıda belirtilen Yargıtay kararları, neredeyse bütün BAM kararlarında değinilmiş olan kararlardır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 13. Hukuk Dairesinin 2019/267 E., 2019/1267 K., 25.09.2019 tarihli kararında “… alıcıya ulaşmadığı anlaşılan evrakların içeriğinden dava konusu olan çeklerin taşınan eşya olup olmadığının anlaşılamadığı gibi kaybı- çalınması veya zayine dair ibareye de rastlanılmamakla evrakların sadece alıcısına ulaşmadığının bildirildiği görülmüştür. İş bu saptanan ve hukuksal durum karşısında davacı talep edenin çek üzerinde hak sahibi olan lehtarı veya senedin devri halinde yetkili hamili olup olmadığının anlaşılamadığı gibi kargoda zayi durumunun da ispatlanamadığına kanaat getirilmiştir .
Dava, zayi nedeniyle birden fazla çekin iptali davasıdır. Uyuşmazlık konusu zayi nedeniyle kıymetli evrak iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davacı şirket dava konusu çekleri alacağına karşılık olarak aldığına dair bir kısım tahsilat makbuzu ve çek fotokopilerini sunmuştur. İlanlar yapılmış, keşide tarihleri gelmeyen çeklere ilişkin dava tefrik edilmiş; dava, tarihleri geçmiş çeklere ilişkin yürütülmüştür. Muhatap bankalardan ibraz durumu sorulmuş çeklerden yalnız keşidecisi … olan 31/01/2018 tarihli çekin davacı tarafından dava sonrasında 31/01/2018 tarihinde muhatap … Bankasına ibraz edilerek tahsil edildiği, diğerlerinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece hak sahiplerinin belirlenmesi amacıyla ilanlar yaptırılmıştır. Mahkeme tarafından davacının çeklerin hamili-hak sahibi olduğunu ve çeklerin zayi olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Yargıtay 11. HD’ nin 25/06/2014 T. 2014/6701 E-2014/12060 K. Sayılı kararına göre: “Zayi nedeniyle iptali davasının hamil tarafından açılması gerektiği hususu tartışmasızdır. Bu kapsamda, davacının çekin hamili olduğunu yaklaşık olarak ispatı ve bu hususunun iddiasını yeterli saymak gerekir. Aksinin kabulü ile davacının daha fazlasına zorlanması zayi nedeniyle çek iptali hükümlerinin uygulanmasını imkansız hale getirecektir. Bu itibarla mahkemece gerekli ilanlar yapılarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde davacının çeki elinde iken zayi ettiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. ” Yargıtay 11. HD’nin 24/01/2011 T. 2009/8007 E – 2011/585 K sayılı kararına göre de: “Sonucu maddi hukuk açısından kesin hüküm taşımayan davada sıkı bir zilyetlik ispatı aranmadan, hayatın olağan akışı içinde davacının hamil olduğunun kabulünün mümkün görüldüğü hallerde iddianın ispat edildiğinin kabulü gerekir.” Yargıtay kararları ilk derece ve bölge adliye mahkemelerindeki uygulama birliğinin sağlanması için oldukça önemli olup, bu kararlar, hukuk normlarının nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiği yönünde kılavuz görevi görmektedir. Hukukun yeknesak uygulanması ise hukuk devletinin bir gereğidir. Açıklanan nedenlerle davacının ibraz edilen çek dışında zayi nedeniyle iptalini talep ettiği kambiyo senetlerinin hamili olup, zayi nedeniyle iptal koşullarının oluştuğu anlaşılmakla istinaf başvurusu kabul edilerek hükmün kaldırılması …” ispat koşulu hakkında birtakım açıklamalara yer verilerek çekin hamiline olduğuna yönelik yaklaşık ispatın, çekin ziya olduğuna yönelik iddiası için yeterli sayılması gerektiği, kanun maddesinin daha dar yorumlanmasının uygulamada gereksiz olduğuna değinilmiştir.
İspat hususu konusuna ilişkin bir diğer karar ise, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/3882 E., 2017/6192 K., 15.11.2017 tarihli kararında keşideci şirketin yetkili müdürü olan davacının davaya konu çeklerin yetkili hamili olup olmadığı hususunu ispat edemediğinden bahisle dava şartı olan aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddedilmiş ve temyiz doğrultusunda “Talep, zayi sebebiyle çek iptali istemine dair olup, mahkemece, iptali istenen çeklerde davacının yetkili hamil olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Esasen hasımsız olarak açılan bu davada iptal talebinde bulunan şahsın ispat etmesi gereken husus zilyedi bulunduğu çekin rızası hilafına elinden çıkmasıdır. Ancak, iptal davasında kesin ispat aranmayıp çekin kaybolduğunun “kuvvetle muhtemel” olduğunu göstermesi yeterlidir (6102 Sayılı TTK. m. 760).
Davacı, çeklerin lehtarı ve hamili olduğu ileri sürerek iptalini talep ettiği çeklere dair bilgileri mahkemeye bildirmiştir. Davacının daha fazlasını ispata zorlanması, zayi sebebiyle çek iptali hükümlerinin uygulanmasını imkânsız hale getirecektir. Kaldı ki, dosya kapsamında davacının iddiasının aksini kanıtlayacak somut bir delil bulunmamaktadır. Her ne kadar, karar gerekçesinde davacının keşideci şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu ve çeklerin yasal hamili olduğunu ispat edemediği ifade edilmiş ise de, davacının ortağı ve yetkilisi olduğu keşideci şirketten 2014 yılında ayrıldığı; mahkemece talebin kabulü halinde ilanın ve kararın “keşidecisi … Tarım Mak. İmalat San. Tic. Ltd. Şti. lehtarı … olan” çeklere dair yapılacağı ve zayi kararlarının kesin hüküm teşkil etmediği de gözetildiğinde davacının davaya konu ettiği ve bilgilerini sunduğu 21 adet çekin lehtarı ve yasal hamili olduğunun kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” Karar verilmiştir.
Çek iptaline ilişkin davaya dair esaslar işbu bilgi notumuzda genel hatları ile belirtilmiştir. Çekin zayi olduğunun ispatı hususunda uygulamada net bir ölçüt bulunmamakla birlikte güncel BAM kararlarında sıklıkla iki adet Yargıtay 11. HD’nin içtihatlarına değinildiği görülmekle; çekin zayi olması hususunda yaklaşık ispatın yeterli olduğunu söylemek mümkündür.